Dahili Bilimlerde Anamnez ve Fizik Muayene

Tıp Fakültesi  öğrencisi olarak ilk eğitime başladığım yıllarda klinik hocalarımdan öğrendiğim “-Teşhiste en önemli basamak iyi bir klinik hikaye ve fizik muayenedir.” tespiti günümüzdeki tüm teknolojik inceleme metodlarına rağmen önemini hala korumaktadır. İyi bir klinik öyku ve fizik muayene ile %70-80 oranında tanıya gidilebildiği eskiden beri vurgulanan bir gercektir. Ondokuzuncu yuzyılın buyuk klinisyenlerinden W. Osler “-Hastayı dikkatle dinleyiniz, zira teşhisi size söyleyecektir.” diyerek oyku almanın onemini vurgulamıştır.

Binlerce yıllık gecmişi olan hekimliğin bilgisayarlarla teşhis konabilecek robotik dunyaya teslim olmamasının kanımca en onemli nedeni hekimin hastasıyla yüz yüze temasa gectiği -oyku alma ve muayene işlemidir.

Günümüzde hasta ile konuşmadan, muayane etmeden istenilen tetkikler, pahalı radyolojik incelemeler hem hastayı yormakta hem de gereksiz kafa karıştırıcı sonuclara ve maliyetlere yol acmaktadır. Tum gelişmelere rağmen tanıya giden yolda oyku ve fizik muayene hale değerini korumakta olup laboratuvar ve radyolojik incelemeler klinik değerlendirmeye ek katkı sağlamakta, tanının kesinleşmesinde yardımcı olmaktadır.

Geleneksel olarak, hekimin hastasıyla birebir konuşarak ve inspeksiyon (bakarak), palpasyon (dokunarak), oskültasyon (dinleyerek), perküsyon (parmak uclarıyla vurarak) gibi basit ve hekimin tek başına yapabildiği işlemlerle başarılı bir fizik muayene gercekleştirilir. Bu metodlar asırlardır devam eden muayene yontemlerinin gunumuze kadar gelmiş formlarıdır.

Sevgili oğrencilerime ve uzmanlık yapan hekimlere yardımcı olacak ve yol gosterebilecek bir ozet kaynak olduğunu duşunduğum bu kitabın hazırlanması ve basılması sırasında emeği gecen sessiz kahramanlara sonsuz teşekkurler. Ustalarımızdan oğrenebildiklerimizin genc hekimlere oğretilmesi ve aktarılması dileğimle...